☰ Menu +90 232 425 4943

Yeminli Yunanca Tercüman

Yunanca  Rumca ya da Helence, Yunanistan, Kıbrıs, Arnavutluk ve Doğu Akdeniz ile Karadeniz çevresinde konuşulan bir dil. Yunanistan'da tek başına, Kıbrıs Cumhuriyeti'nde ise Türkçe ile birlikte resmî dildir. Dil, yazılı olarak yaklaşık 3.500 yılı aşkın bir tarihe sahiptir. Yunanca, genellikle Hint-Avrupa dil ailesi içerisinde kendi başına bir kol olarak sınıflandırılır, ancak daha az destek gören farklı teoriler de öne sürülmüştür. Grekçe olarak da bilinen Antik Yunanca, Klasik Yunan uygarlığının dili olarak kullanılmıştır. Modern Yunanca, Antik Yunanca'dan farklı olmakla birlikte köken olarak ona dayanır. Yunanca, tarihi boyunca çoğunlukla Yunan alfabesi kullanılarak yazılmıştır ve hala bu yazı sistemi kullanılmaktadır, ancak geçmişte dilin yazımı için Linear B ve Kıbrıs hece yazısı da kullanılmıştır.

Yunanca, dünyada çoğunluğu Yunanistan'da olmakla beraber Avustralya, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşayan yaklaşık 13 milyon kişinin anadilidir. Türkiye'de anadili Yunanca olan yaklaşık 2.500 Rum Ortodoks olduğu tahmin edilmektedir. Bunların hemen hemen hepsi İstanbul, Gökçeada ve Bozcaada'da yaşar. Bunun yanında 15. ve 17. yüzyıllarda İslamlaşan Trabzonlu ahali tarafından konuşulmaktadır. 1965 nüfus sayımında 4,535 kişi anadilini Pontus lehçesi (Yunanca) olarak kaydettirmişti. Yunanistan, Girit ve Kıbrıs'tan Türkiye'ye göç eden Müslüman Helenler de Batı Anadolu ve Mersin gibi yörelerde dillerini kısmen devam ettirmektedir.

Sınıflandırma
Yunanca, genel kabul edilen görüşe göre Hint-Avrupa dil ailesinde yer alır ve aile içinde kendi başına (ve bazen Antik Makedonca ile birlikte) Helenik diller kolunu oluşturur. Bazı dilbilimciler Yunanca ve Frigceyi Hint-Avrupa dil ailesi içinde varsayımsal Greko-Frig üst grubunda birleştirir. Bunun nedeni, Frigce ve Yunancanın diğer Hint-Avrupa dillerinde bulunmayan çeşitli özellikleri paylaşması olmaktadır. Ayrıca Greko-Ermeni ile Greko-Aryan teorileri, Yunancayı sırasıyla Ermenice ve Hint-Aryan dilleri ile birleştirmeyi öngören diğer teorilerdir, ancak çok desteklenmezler.

Tarihçe
Yunanca, devamlı olarak kullanılmış ve tarihi tespit edilmiş en eski dillerden biridir. Tarihin büyük bir kesiminin her devrinde önemli bir edebi eser verebilmiş sayılı dillerdendir. Yunan dilinin tarihi gelişimi şu bölümlerden oluşur:

Miken Yunancası
Miken Yunancası, Dor istilası öncesi Yunancadır. Mora Yarımadası ve Girit bölgesinde konuşulmuş ve Fenike alfabesi adlı ebcedden türetilen Lineer B ile yazılmıştır. Hint-Avrupa dillerinin Helen kolunun bilinen en eski dilidir.

Klasik Yunanca
Klasik Yunanca, Dor istilası sonrasında Ege denizi’nin iki yanında konuşulan lehçelerin toplamıdır. Klasik Yunanca dört önemli lehçeye ayrılmaktaydı:

Dorik lehçe: Epir, Mora, Girit, Oniki Adalar, Bodrum-Gökova-Datça çevresinde

Aiolik lehçe: Teselya, Sporadlar ve Çanakkale-İzmir arası Batı Anadolu çevresinde

İonia-Attika lehçesi: Atina çevresi (Attika), Euboia, Kikladlar ve İzmir-Güllük arası

Arkadia-Kıbrıs lehçesi: Merkezi Mora ve Kıbrıs

Helenistik Yunanca
Atina’nın siyasi üstünlüğü sonucu bu dört lehçe Attika lehçesi çevresinde birleşmiş ve Koine Yunancası adlı ortak dil oluşturulmuştur. Helenistik Yunanca Antik Çağ'ın sonunda Makedonya’dan Hindistan’a kadar geniş bir coğrafyada konuşulmuş; Doğu Akdeniz havzasının, Orta Doğu’nun ve Kuzey Afrika’nın lingua franca’sı haline gelmiştir. Yeni Ahit Yunancası da Roma İmparatorluğu'nun resmi dili olan Yunanca da bu ortak dildir.

Koine, Yunanistan Ortodoks Kilisesi'nde, Kıbrıs Başpiskoposluğu'nda, İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi, Antakya Patrikhanesi ve Kudüs Patrikhanesi'nde ayin dili olarak kullanılmaktadır.

Ortaçağ Yunancası
Helenistik Yunanca’nın Erken Orta Çağ'dan itibaren Doğu Roma’nın halk diline dönüşmesi evresidir. Bütün Doğu Akdeniz havzasında, Karadeniz’in kuzeyi ve güneyinde, Orta Doğu’da “Rum-Romalı" denilen halkın gündelik dili haline gelmiştir.

Modern Yunanca
Yunanistan'ın kurulmasıyla devletin resmi dili Katarevusa ilan edildi. Bu dil Eski Klasik Yunanca’nın diriltilmeye çalışılmış bir haliydi. Okullar ve resmî dairelerde sadece bu diyalekt kullanıldı; ancak halk bu diyalekte yabancı olduğundan evlerde ve sokaklarda Halk Yunancası (Demotiki) konuşulmaya devam edildi.

Demotiki'de birtakım bozulmalar olunca 1964'te okullarda Demotiki'nin de okutulmasına izin verildi.

Bu çift dillilik 1976 yılına kadar devam etti. 1976'da Yunanistan’da çıkan bir kanun ile Kathareuousa devletin resmi dili olmaktan çıkartıldı ve Demotiki resmi dil haline getirildi böylece okul, resmî daire ve evlerde konuşulan dilin aynı olması sağlandı.

1982 yılında kabul edilen ikinci bir kanunla politonik sistem terk edilip monotonik sisteme geçilmiştir. Yani sözcük üzerlerinde vurgulu heceyi belirtmek için kullanılan aksan işaretleri üç çeşitten teke indirgenmiştir. Bu reform tutucu çevrelerce büyük bir tepkiyle karşılanmış ve "Yunancanın Katli" olarak yorumlanmıştır. Bugün dahi tutucu çevreler hala politonik sistemi kullanmakta ısrar etmektedirler. Fakat gazete, dergi, medya ve devlet yeni düzeni sürdürmektedir.

Başlıca lehçeler

Modern Yunancanın ağızları
Kuzey ağızı
Mora-İyon ağızı
Güney ağzı
Güneydoğu ağzı
İkinci dereceden yaygın, daha yerel ağızlar
Attika-Mani ağzı
Tsakonika ağzı
Demotiki (Δημοτική / Dimotiki)
Demotiki (Dimotiki okunur), günümüzde Yunanca denilince anlaşılan; Yunanistan ve adalarında, ufak kelime ve telaffuz farklılıklarıyla; Kıbrıs Cumhuriyeti'nde ise halkın konuştuğu lehçedir. Bu ülkelerde bugünkü resmî lehçe Demotiki olup; Kilise yazışmaları hariç; Halk, eğitim, basın-yayın, devlet organları bu lehçeyi kullanırlar.

Katarevusa (Καθαρεύουσα)
Katarevusa, 19. yüzyılda Adamantios Korais'in büyük çabalarıyla, Antik Yunanca ile Modern Yunanca arasındaki geçişi en iyi temsil eden, modern sözcüklere eski Yunancadan karşılıklar bulmak, Yunan dilini Avrupa ve özellikle Türkçe kökenli sözcüklerden arındırmak için hazırlanmış bir lehçedir.

Her ne kadar 1976'ya kadar devletin resmî dili olarak kabul edilse de, halkın Demotiki lehçesi konuşması engellenememiştir, 1976 yılında okullardaki zorunlu Katarevusa lehçesindeki eğitim kaldırılmış, devlet yazışmaları ve medyada da kullanımı durdurulup resmi dil olmaktan çıkarılmış, revize edilmiş Demotiki resmi lehçe ilan edilmiştir.

Günümüzde hala Yunanistan Ortodoks Kilisesi'nde, Kıbrıs Başpiskoposluğu'nda, Fener Rum Patrikhanesi, Antakya Patrikhanesi ve Kudüs Patrikhanesi'nde yazışma dili olarak kullanılan lehçe Kathareuousa'dır.

Tsakonika (Τσακώνικα)
Demotiki lehçesinden ayrı bir dil olacak kadar farklı bir lehçedir. Köken olarak Yunancanın Dor lehçesinin devamıdır. Yunanistan'ın Mora Yarımadası'nda bulunan birkaç köydeki yaklaşık 3.000 kişinin anadilidir.

Pontos lehçesi (Pontiaka / Romeika)
Pontos lehçesi, büyük çoğunluğu 1923 mübâdelesinde Yunanistan'a göçmüş olan ve bugün Kuzey Yunanistan'da varlığını sürdüren Karadenizliler, Trabzon ve Rize'nin bazı köylerinde yaşayan Müslümanlar ile başta Ukrayna olmak Karadeniz sahilinde yer alan eski Yunan kolonilerinde yaşayan Ortodoks Yunan azınlıklar konuşulmaktadır. Romeika en az 5.000'i[7] 200.000'i Yunanistan'da olmak üzere toplam 500.000 kişi tarafından ana dil olarak konuşulduğu hesaplanmaktadır.

Türkiye'de bu lehçeyi konuşanlar, konuştukları dili çoğunlukla "Roma dili" anlamına gelen "Romeika" olarak adlandırırken, Yunanistan'da 19. yüzyıldan itibaren coğrafyaya vurgu yapılarak "Karadeniz'e özgü" anlamında "Pontiaka" olarak adlandırılmıştır ve günümüzde dil bilimciler tarafından da bu şekilde bilinmektedir. Türkiye ve Gürcistan'da yaşayan topluluklarca Pontiaka adı henüz pek bilinmemekte veya yeni duyulmakta olup, "Romeika" olarak adlandırmaya devam etmektedirler. Pontos lehçesi, bir yandan Türkçe, Farsça, Ermenice, Lazca ve diğer Kafkas dillerinden etkilenirken, başta Trabzon ağzı olmak üzere Türkçenin Karadeniz lehçelerinin tümünü, Lazca ve yerel Ermeniceyi de aynı oranda etkilemiştir.[8] Özhan Öztürk'ün Karadeniz Ansiklopedisi'ne göre Türkiye'de (Karadeniz Bölgesi) Pontos lehçesinin ana dil olduğu yerler şunlardır :

Tonya (6 köy)
Köprübaşı (6 köy)
Çaykara (17 köy)
Dernekpazarı (13 köy)
Uzungöl (6 köy)
Bulancak (3 köy)
Maçka
Torul
Yağlıdere
Santa
Rize (21 köy)
Erzincan
Kapadokya lehçesi (Καππαδοκικά / Kappadokika)
Kapadokya lehçesi, Bizans Yunancası'ndan doğmuş, Orta Anadolu'da konuşulmuş bugün ise ölmek üzere olan lehçelerden biridir. 1071 yılında Malazgirt Meydan Muharebesi'nden sonra Kapadokya lehçesinin Yunanca konuşulan diğer yerlerle bağlantısı kesildiğinden, bu tarih, lehçenin gelişim sürecinin durmasının başlangıcıdır. Bununla birlikte, Türkçe çoğunluk dili hâlini almıştır. İki halk arasındaki hızlı kültürel etkileşim Yunancadan ayrılmaya başlamış olan Kapadokya lehçesini, daha da başka bir çehreye bürümüştür. Türkçe seslerden, sesli uyumlarına kadar birçok konuşma ve yazı kuralı bu dile girmiştir. Dimotiki lehçesinde hiç bulunmayan, Ü, Ö, Ş, Ç seslerinden, cümledeki öge dizilişine kadar birçok kural bu dile geçmiştir.

Kalabriya lehçesi (Κατωιταλικά / Kato italika)
Kalabriya lehçesi, İtalya'nın Yunanistan'a en yakınlaştığı yerlerde, Apulia ve Kalabriya bölgelerinde konuşulan lehçedir. Çok öncelerde buralarda koloni kurmuş Yunanlar tarafından konuşulmaktadır ve Ortaçağ Yunancası'ndan çok fazla etkilenmiştir.

Yahudi Yunancası
Yevanik, (İbranice: Yevan = Yunan) artık konuşanı neredeyse bulunmayan Helen lehçelerinden biridir. Uzun yıllar Yahudiler tarafından konuşulmuştur. Lehçenin yazımı için çoğu zaman İbranî alfabesi kullanılmıştır. Konuşanlarının Yunan, Bulgar ve Türk toplulukları ile kaynaşmasından dolayı asimile olmaları, İsrail Devleti bağımsızlığını ilân edince, kişilerin buraya göç etmesinden ve Yahudilerce kutsal sayılan İbranîce'nin İsrail'de resmî dil olması ve Yahudi Soykırımı sonucu yok edilmelerinden dolayı, kullananların sayısı önemli ölçüde azalmıştır. 1987'de yapılan araştırmalar sonucu 35'i İsrail'de olmak üzere dünyada toplam 50 kişi Yevanik bilmektedir[10], ancak gelecek 15-20 yıl içinde bu dilin ölü bir dil olma ihtimali çok yüksektir.

Dil bilgisi
Yunancada fiiller, ve sıfatlar Almancadakine benzer bir şekilde çekimlenir. Üç ana fiil çekim türü vardır. Fakat bazı düzensiz fiiler bu üç kurala da uymayabilir. Türkçede olduğu gibi, çekimli fiilden önce özne kullanmaya gerek yoktur. Yâni; Ben gidiyorum yerine Gidiyorum denilebilir. Fakat Türkçedekinin aksine bu dilde sıfatlar da çekimlenir. Sıfatlar da çekimlenirken cinsiyet baz alınır. Yunancada isimler, eril, dişi ve nötr olarak üçe ayrılır. Dişi isimler η, eril isimler ο, nötr isimler ise το artikeli ile belirtilir. Bu kavram Türk diline yabancı bir kuraldır. Türkçe ve herhangi bir akrabasında isimlerden önce tanımlık kullanılmaz.

Vurgu
Yunancada bakıldığında ilk göze çarpan sesli harfler üzerindeki vurgulardır. Yunancada Τόνος (tonos) olarak adlandırılan bu vurgu işaretleri, gerek sözcüğün telâffuzunu, gerek ise anlamını değiştirebilir. İki veya daha fazla heceye sahip tüm sözcüklerde vurgu olur. Aşağıdaki örnekte vurgu işaretinin önemi gösterilmiştir:

Είμαι γερός: "sağlıklıyım" anlamına gelir; fakat vurguyu yanlış yerde kullanırsak, anlam tamamen değişir:
Είμαι γέρος: "ihtiyarım" anlamına gelmektedir.
Yunancada tek heceli sözcüklerde vurgu kullanılmaz, fakat bu kuralın üç istisnası vardır:

πού (pu): nerede, nereye
πώς (pos): nasıl
ή (i): veya, ya da.

Yazı
Grekçe ele geçirilmiş ilk metinler MÖ 15. yüzyıl civarında Linear B yazı sistemi ile oluşturulmuştur. Bu heceye dayalı yazı sistemi, muhtemelen Grekçe ile ilişkili olmayan ve henüz deşifre edilememiş, Minosların kullandığı Linear A yazısından türemiştir.[11] MÖ 11. yüzyılda yine Linear A kökenli Kıbrıs hece yazısının tespit edilmiş ilk örnekleri üretilmiştir.[12] Dil, MÖ 9. yüzyıldan beri ise genellikle Fenike alfabesi kökenli Yunan alfabesi kullanılarak yazılmaktadır. Alfabedeki harflerde tarih boyunca çeşitli değişimler meydana gelmiş, bazı harfler kullanımdan düşmüş, bazıları ise ses değişimine maruz kalmıştır. Aşağıdaki tablo, harflerin tarihi ses değerlerini, tekabül ettikleri rakamları ve kökteş veya ardıl alfabelerdeki eşdeğerlerini göstermektedir:

Kültürel ve dilsel etki
Yunancanın medeniyete, özellikle Avrupa ve Orta Doğu medeniyetlerine katkısı çok büyük olmuştur ve Antik Çağ'ın Orta Çağ'a ve günümüze bağlantısındaki aracı konumu dolayısıyla insanlık tarihinde en çok iz bırakmış dillerden biridir. Bu sebeple bilim, felsefe ve sanat terminolojisinde ve dünyanın diğer dilleri üzerinde Yunancanın etkisi çok görülür.

Yunan ve Türk kültürünün yüzyıllarca iç içe olması, kültürler arasında büyük etkileşim yaratmıştır. Türkçedeki meyve, sebze ve balıkçılık terimlerinin çoğu Yunancadan Türkçeye girmiştir. Birçok şehir ismi, denizcilik ile ilgili terimlerin çoğu Yunan kaynaklıdır. Bunun yanında Yunancaya da Türkçeden girmiş birçok sözcük vardır.

Denver Ltd. - ®Konsolos Tercüme, çeviri işini uzun yıllardan beri profesyonel olarak yapmakta olan ve Yunanca lisan bilgileri, Yunanca konuşulan ülkelerde edindikleri yurt dışı eğitim ve tecrübeleriyle pekişmiş tercümanları bünyesinde barındıran bir çeviri, tercüme ve danışmanlık şirketidir. 2007 yılında kurumsallaşmış olan firmamız, 20 yılı aşkın bir zamandan beri ABD, Almanya, Avustralya, Hollanda, İngiltere, İsveç, Kanada ve Türkiye başta olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerindeki resmi ve özel kuruluş ve organizasyonlar için tercüme hizmetleri sağlamaktadır.
Müşteri mahremiyetinin korunması, zamanından önce teslim, pırıl pırıl akıcı bir dille hazırlanmış aslına sadık, doğru ve eksiksiz çeviri, müşteri memnuniyetinin sağlanması, başta gelen ilkelerimiz arasındadır.

Firmamıza teslim ettiğiniz Yunanca tercüme işleriniz daima hedef dile ana dili düzeyinde vakıf kişilerce yapılır ve son kontrolden geçirilir. Örneğin Yunanca çeviri metniniz, ana dili Yunanca olan bir redaktör tarafından okunup düzeltildikten sonra size teslim edilir. Türkiye'deki okullarda öğretilen Yunanca yabancı dil seviyesiyle yapılan tercümeler, Yunanca lisanını ana dil seviyesinde bilen ve konuşan bir tercüman tarafından yapılacak çeviri kalitesine asla erişemez! Nitekim bugün Turizm sektöründe, hatta 5 yıldızlı otellerin çoğunda acemi ve ucuz tercümanların çevirmiş olduğu tanıtım kitapçıkları hala kullanılmakta ve bunları okuyan ana dili Yunanca turistler için eğlence ve alay konusu olmaktadır. Firmanızın prestiji söz konusuysa ucuz tercüme hizmetlerinden sakının!

Tercümanlarımız,
Mesleki Yeterliliğe Sahip....

Firmamız, tercüme hizmeti verdikleri lisan üzerine diplomalı, mesleki yeterliliğe sahip, yetkin, ehil ve yurt dışı tecrübeleriyle donanımlı, konularında uzman yüzlerce tercümanı bünyesinde barındırmaktadır.

Bize güvenerek teslim ettiğiniz her proje, içerdiği konunun uzmanı, o konuda eğitim almış, en az lisans, tercihen yüksek lisans ya da doktora diplomalı yetkin bir tercüman tarafından çevirilir ve ardından hedef dili ana dili seviyesinde bilen bir profesyonel tarafından kontrolden geçirilir.

Tercüme sektöründeki bir çok firmanın sırf daha ucuza maletmek çabasıyla benimsemiş olduğu yeterince iyi olsun yeter felsefesi bizim asla kanıksamadığımız bir yaklaşım olup önümüze getirilen her yeni projeyi dünkünden daha iyi yapabiliriz anlayışıyla ele alırız.

Yüksek Eğitim Sahibi....

Tercümanlarımızın hemen hepsi en az bir üniversite mezunu olup minimum 5 yıllık çeviri tecrübesine sahiptirler. Master ve doktora seviyesinde eğitime sahip olup çeviri alanındaki tecrübesi 20 yıldan fazla olan tercümanlarımızın sayısı da bir hayli kabarıktır. Bir çok tercüme bürosunun maliyet düşürmek için yaptığı gibi, öğrenci ya da 5 yıldan az tecrübeye sahip tercümanlarla prensip olarak çalışmıyoruz.
Tercümanlarımızın çoğu 30 yaş ve üzerinde olup belli bir profesyonel olgunluğa sahip, uzmanlık alanlarında vasıflı, diplomalı ve işinin ehli kişilerdir.

Tercüme işinin altın kuralı "daima ana diline çevir" olarak kabul edilirse, Türkçe'den yabancı dillere yapılacak olan çevirilerin o dilleri ana dili seviyesinde konuşan bir profesyonel tarafından yapılması ya da en azından tashih edilmiş olması şarttır.
Tercüme yapmak profesyonellerin işidir.

Amatörlerin, hobi olarak çeviri yapanların, yabancı dil öğretmenlerinin ya da yabancı dil bilen sekreterlerin eline emanet edilmemelidir!

Sadece hatasız olmakla kalmayıp, pırıl pırıl ve akıcı bir dille hazırlanmış bir tercüme işinin üretilmesi, ucuz fiyatlarla mümkün değildir.
Ancak bazen bu gerçeğin farkına vardığınızda iş işten geçmiş olabilir.

Türkiye’de “tercüman” mesleki ünvanı, avukatlık ya da doktorluk mesleklerinde olduğu gibi yasalar altında koruma altına alınmış değildir. Bu da demek oluyor ki, yeterli seviyede dil bildiğine "kendince" ikna olmuş olan herkes tercüman olduğunu iddia edebilir. Ardından, uzmanlık gerektiren bir metin önlerine getirildiğinde, bırakın çevirebilmeyi, tam ve doğru olarak anlamakta bile zorlanacak bir dil seviyesinde olmalarına rağmen kendilerine tercüme bürosu dahi açabilirler.

O YÜZDEN SİZİ UYARIYORUZ UCUZ TERCÜME HİZMETLERİNDEN SAKININ!