☰ Menu +90 232 425 4943

Yeminli Estonca Tercüman

Estonca (Bu ses hakkındaeesti keel (yardım·bilgi)), Estonya'nın resmî dilidir. 1.1 milyon Estonya vatandaşına ek olarak on binlerce Estonyalı göçmen tarafından konuşulan dil. Ural Dil Ailesi'nin Fin-Ugor dilleri'ne mensuptur. Dil, Finceye oldukça benzemektedir. Dili ailedeki diğer dillerden ayıran en önemli özellik, kısa, uzun ve çok uzun olmak üzere üç farklı tonlama barındırmasıdır.

Estonya'da 13. yüzyıldan 1918 yılına kadar hüküm süren Kuzey Haçlılarının etkisi nedeniyle ülke, Danimarka, Almanya, İsveç, Rusya gibi Cermen veya Slav halkların etkisinde kaldı. Bunun bir sonucu olarak geçmişte Estonca verilen eserler oldukça azdır. Bu dilde verilen eserlerin sayısındaki en belirgin artış, 19. yüzyıldaki Aydınlanma Çağı süreciyle başladı. Her ne kadar Baltık Cermenleri arasında, Estonya'yı Cermenlerle kaynaştırma düşüncesi yaygın olduysa da, Estonya'nın tarihi olarak aydınlanması ve Cermen istilası öncesindeki Eston kültürünün benimsenmeye başlanmasıyla Estonlar, Danlara ve Almanlara karşı bağımsızlık savaşlarına başladılar.

Estonya Bağımsızlık Savaşı'nın ardından, Estonca da hemen ülkenin resmî dili haline getirildi. II. Dünya Savaşı'nda Sovyetler Birliği tarafından ele geçirilen Estonya'nın resmî dilleri arasına Rusça da eklendi. Yetmişlerin ikinci yarısında, iki dil bilme baskısı nedeniyle, ülkede Rusça bilenlerin sayısı ivmeyle arttı. Rusça, Estonlara, diğer Sovyet ülkelerinde olduğu gibi kardeş halkların dili olarak tanıtıldı ve çocuklara erken yaşlarından itibaren bu dil öğretildi. Her ne kadar Eston olmayan Estonya vatandaşlarına okullarda Estonca öğretimi zorunlu olsa da, birçok kişi tarafından bu gereksiz görüldü.[3] Perestroyka Dönemi sürecinde, Ocak 1989'da Estonca yasası kabul edildi. Sovyet Rusyası'nın dağılmasıyla beraber Estonya bağımsızlığını ilan etti ve Estonca, tekrar devletin tek resmî dili oldu.

Bilinen en eski Estonca yazıtlar 13. yüzyıldan kalmadır. Livonyalı Henry'nin vakayınamesi olan Originates Livoniae, Estonca yer isimleri, kelimeler ve cümle parçaları barındırır. Günümüze kadar gelen ve baştan sona Estonca olan en eski yazıtlar ise Kullamaa duaları olarak bilinen yazıtlar olup 1524 ve 1528 yıllarından kalmadır. 1525 yılında, Estonca yazılan ilk kitap basıldı. Kitap Luteran el yazmalarından biridir. Ancak bu kitabın alıcısına asla ulaşmadığı ve basımından kısa süre sonra yok edildiği bilinmektedir. Yine günümüze kadar gelen ilk Estonca kitap ise 1535 yılında S. Wanradt and J. Koell tarafından yazılan ve hem Almanca, hem Estonca olan Luteran soru cevap formatındaki kitaptır. Bunun dışında 1627'de din adamlarının kullanması için Almanca yazılan bir Estonca dilbilgisi kitabı basıldı. 1686'da Yeni Ahit'in bir kopyası Güney Estoncaya, 1715'te ise Estoncaya çevrildi. Daha sonra iki lehçe, Anton Thor Helle tarafından Kuzey Estonca lehçesi üzerine tekrar birleştirildi. Eston Edebiyatı'nda verilen en çok eser 19. yüzyılda, Estofili döneminde (1750-1840) yazılmıştır.

Milli Eston Edebiyatı ise 1810'dan sonra ortaya çıktı ve Kristjan Jaak Peterson gibi şairlerin felsefi şiirleri yayımlandı. 1525'ten 1917 yılına kadar 14.503 eser yayımlanırken, 1918 yılı ile 1940 yılları arasında 23,868 eser yayımlandı. Modern dönemde Jaan Kross ve Jaan Kaplinski Estoncadaki en bilinen ve kitapları en çok dile çevrilen sanatçılar olarak kaldı.

Estonca, Ural dillerinin Baltık-Fin dilleri koluna mensuptur. Bu nedenle Estonca, birçok özellik bakımından Fince ile oldukça yakın olduğu gibi, Avrupa'da Hint-Avrupa dillerine mensup olmayan birkaç dilden biridir. Her ne kadar kültürel sürecin etkisiyle Estoncada birçok komşu dillere ait sözcük bulunsa da, Estonca yine de yakın dillerden olan İsveççe, Letonca, Rusça gibi dillerin hiçbirine benzememektedir.

Estonca, Avrupa dillerinden Fince dışında Macarca ile yakın akrabadır. Ancak bu iki dil arasında da oldukça belirgin farklar mevcuttur. Estonca, Fince ve Macarca ile beraber sondan eklemeli bir dildir. Dilde sözcüklere birçok ek getirilerek oldukça uzun sözcük kurabilmek mümkündür. Ancak Estonca, diğer tüm Ural dillerinden farklı olarak ünlü uyumu özelliğini kaybetmiştir. Ancak eski Estonca metinlerde bu uyuma rastlamak mümkündür. Tüm bunların dışında Estonca, sözcük sonlarındaki seslerin aşınması özelliğine sahip olup, hemen hemen tüm günlük konuşmada bu durumla karşılaşmak olasıdır. Estonca, özne-yüklem sırası itibarıyla, Özne-Yüklem-Nesne düzenine sahiptir.

Estonca lehçeler Güney ve Kuzey lehçeleri olmak üzere iki gruba ayrılır. Kuzey Estonca lehçeleri başkent Tallinn çevresinde konuşulurken ülkenin de resmi dili olan Estonca bu lehçelerdendir. Güney Estonca lehçeleri ise Tartu ve çevresinde konuşulur. Bu ana lehçelerin dışında bir de ülkenin kuzeydoğusunda konuşulan kirderanniku lehçesi mevcuttur.

Kuzey lehçeleri kesk veya orta lehçesini de içine alır. Batı lehçeleri veya lääne, Läänemaa, Pärnumaa, Saaremaa ve Hiiumaa'nın bulunduğu saarte (adalar) ile kuzeybatı kıyılarının ida (doğu) lehçelerine karşılık gelir.

Güney grubu Tartu, Mulgi, Võro ve Seto lehçelerini kapsar. Bunlardan bazıları Güney Estonca lehçelerinin birer parçasıyken, bazıları başlı başına bir dildir. Özetle Võro başlı başına bir dilken Seto da bu dilin bir lehçesi durumuna gelmiştir.


Denver Ltd. - ®Konsolos Tercüme, çeviri işini uzun yıllardan beri profesyonel olarak yapmakta olan ve Estonca lisan bilgileri, Estonca konuşulan ülkelerde edindikleri yurt dışı eğitim ve tecrübeleriyle pekişmiş tercümanları bünyesinde barındıran bir çeviri, tercüme ve danışmanlık şirketidir. 2007 yılında kurumsallaşmış olan firmamız, 20 yılı aşkın bir zamandan beri ABD, Almanya, Avustralya, Hollanda, İngiltere, İsveç, Kanada ve Türkiye başta olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerindeki resmi ve özel kuruluş ve organizasyonlar için tercüme hizmetleri sağlamaktadır.
Müşteri mahremiyetinin korunması, zamanından önce teslim, pırıl pırıl akıcı bir dille hazırlanmış aslına sadık, doğru ve eksiksiz çeviri, müşteri memnuniyetinin sağlanması, başta gelen ilkelerimiz arasındadır.


Firmamıza teslim ettiğiniz Estonca tercüme işleriniz daima hedef dile ana dili düzeyinde vakıf kişilerce yapılır ve son kontrolden geçirilir. Örneğin Estonca çeviri metniniz, ana dili Estonca olan bir redaktör tarafından okunup düzeltildikten sonra size teslim edilir. Türkiye'deki okullarda öğretilen Estonca yabancı dil seviyesiyle yapılan tercümeler, Estonca lisanını ana dil seviyesinde bilen ve konuşan bir tercüman tarafından yapılacak çeviri kalitesine asla erişemez! Nitekim bugün Turizm sektöründe, hatta 5 yıldızlı otellerin çoğunda acemi ve ucuz tercümanların çevirmiş olduğu tanıtım kitapçıkları hala kullanılmakta ve bunları okuyan ana dili Estonca turistler için eğlence ve alay konusu olmaktadır. Firmanızın prestiji söz konusuysa ucuz tercüme hizmetlerinden sakının!


Tercümanlarımız,
Mesleki Yeterliliğe Sahip....
Firmamız, tercüme hizmeti verdikleri lisan üzerine diplomalı, mesleki yeterliliğe sahip, yetkin, ehil ve yurt dışı tecrübeleriyle donanımlı, konularında uzman yüzlerce tercümanı bünyesinde barındırmaktadır.


Bize güvenerek teslim ettiğiniz her proje, içerdiği konunun uzmanı, o konuda eğitim almış, en az lisans, tercihen yüksek lisans ya da doktora diplomalı yetkin bir tercüman tarafından çevirilir ve ardından hedef dili ana dili seviyesinde bilen bir profesyonel tarafından kontrolden geçirilir.


Tercüme sektöründeki bir çok firmanın sırf daha ucuza maletmek çabasıyla benimsemiş olduğu yeterince iyi olsun yeter felsefesi bizim asla kanıksamadığımız bir yaklaşım olup önümüze getirilen her yeni projeyi dünkünden daha iyi yapabiliriz anlayışıyla ele alırız.


Yüksek Eğitim Sahibi....
Tercümanlarımızın hemen hepsi en az bir üniversite mezunu olup minimum 5 yıllık çeviri tecrübesine sahiptirler. Master ve doktora seviyesinde eğitime sahip olup çeviri alanındaki tecrübesi 20 yıldan fazla olan tercümanlarımızın sayısı da bir hayli kabarıktır. Bir çok tercüme bürosunun maliyet düşürmek için yaptığı gibi, öğrenci ya da 5 yıldan az tecrübeye sahip tercümanlarla prensip olarak çalışmıyoruz. Tercümanlarımızın çoğu 30 yaş ve üzerinde olup belli bir profesyonel olgunluğa sahip, uzmanlık alanlarında vasıflı, diplomalı ve işinin ehli kişilerdir.

Tercüme işinin altın kuralı "daima ana diline çevir" olarak kabul edilirse, Türkçe'den yabancı dillere yapılacak olan çevirilerin o dilleri ana dili seviyesinde konuşan bir profesyonel tarafından yapılması ya da en azından tashih edilmiş olması şarttır.


Tercüme yapmak profesyonellerin işidir.
Amatörlerin, hobi olarak çeviri yapanların, yabancı dil öğretmenlerinin ya da yabancı dil bilen sekreterlerin eline emanet edilmemelidir!


Sadece hatasız olmakla kalmayıp, pırıl pırıl ve akıcı bir dille hazırlanmış bir tercüme işinin üretilmesi, ucuz fiyatlarla mümkün değildir. Ancak bazen bu gerçeğin farkına vardığınızda iş işten geçmiş olabilir.


Türkiye’de “tercüman” mesleki ünvanı, avukatlık ya da doktorluk mesleklerinde olduğu gibi yasalar altında koruma altına alınmış değildir. Bu da demek oluyor ki, yeterli seviyede dil bildiğine "kendince" ikna olmuş olan herkes tercüman olduğunu iddia edebilir. Ardından, uzmanlık gerektiren bir metin önlerine getirildiğinde, bırakın çevirebilmeyi, tam ve doğru olarak anlamakta bile zorlanacak bir dil seviyesinde olmalarına rağmen kendilerine tercüme bürosu dahi açabilirler.


O YÜZDEN SİZİ UYARIYORUZ UCUZ TERCÜME HİZMETLERİNDEN SAKININ!